MODERN FİTNE VE TERÖR MİKSERİ
Yeni yüzyılın en etkili fitne araçlarından birisi, kuşku yok ki, sanal âlemde üretilen yalan rüzgarı ve iftira eklemlemeleridir. “Bir fâsık, size bir haberle geldiğinde, o haberin doğruluğunu iyice araştırıp açıklığa kavuşturun” mealinde buyurulan emir, teknik devrimin zirve yaptığı günümüzde çok daha hassas ve derinlemesine okunmalıdır.
Bir şahsın yaptığı bir kaç dakikalık konuşmanın içerisinden “sesli ve görüntülü dijital kayıt ve montaj araçlarının verdiği imkanları kullanarak” harflerin yerlerini değiştirmek veya görsel objeler üzerinde oynamak suretiyle “konuşmacının sarfettiği sözlerle alakası olmayan” yepyeni bir konuşma metni üretilebilmektedir. İşin doğrusu, yalan haber üretme ve iftira tekniğinden haberdar olmayan insanların, bu tür uydurmaları aslından ayırma ihtimalleri de yoktur. Ancak, gerek sesler üzerinden gerek video ve fotoğraflar üzerinden “ekle-çıkar” teknolojisine hakim bilirkişilerin teknik raporları sayesinde filtre edilerek, orjinali ile uydurma olan parçalar birbirinden ayırılmaktadır.
Etle tırnak gibi birbirine bağlı ve birbirlerine karşı güzel duygular besleyen kişilerin, gurupların veya toplulukların ömür boyu emek vererek inşa ettikleri karşılıklı güven duygularını bir anda yıkıverecek kadar da etkili bir yöntemdir maalesef. O nedenle mü’minler, birbirleri veya sevdikleri hakkında manşetlere taşınan olumsuz haberleri esas almak yerine, haberlerin doğru olup olmadığını araştırmayı ve teknik analizi için gerekli teşebbüslerde bulunmayı esas almalıdırlar. Kanaat faslı ancak bu aşamadan sonra söz konusu olabilir. Aksi takdirde, ifsadhareketininin başarıya ulaşmasında, bilmeyerek de olsa “güçlü bir iletken” olarak ahmakça taşeronluk yaparlar.
Küçükten büyüğe doğru ve niteliğine göre; aile ilişkilerini, akraba diyaloglarını, mahalle arkadaşlıklarını, toplumsal ahengi ve nihayet ümmetin tamamına yönelik birlik şuurunu hedef alan söz konusu plânlar ve yöntemler hassasiyetle takib edilmeli; mümkünse gerekli araştırmalar en kısa sürede tamamlanarak “yalan haber kaynakları” deşifre edilmelidir. Ama tüm bunlardan önce, mü’minler için çok daha önemli olanı şudur: Ne olursa olsun, mü’minler, kesinlikle uyanık olmalıdırlar. Aklen, fikren ve kalben daima uyanık kalmalı, modern fitnenin teknoloji üzerinden yürütebileceği yıkıcı ve yanıltıcı faaliyetleri asla göz ardı etmemelidirler.
Bu arada iyi niyetli olmakla birlikte “sözlü, yazılı ve görsel medyada bozguncu ve yalan haberlere” kolay inanan ve sırf bu sebeple aldığı yalan haberleri kendi çevresinde dillendiren, gerçekte fitne tacirlerinin ısrarla aradıkları zayıf karakterli ve dünce özürlü insanlar vardır. Kendi içimizde ve hatta sevdiklerimizin arasında da bulunabilirler. Bu sebeple, sırf karşılıklı sevgi söz konusu olduğu için “sevdiğimiz bir insanın getirdiği fasit bir haberi yeterince araştırmaksızın” peşinen doğru kabul etmek ise, biz müslümanların yapabileceği en büyük hatalardan biri olacaktır. Nitekim, İslâm coğrafyasında ve müslüman toplumlar içinde cereyan eden kanlı savaşların en bariz sebeplerinden birisi de budur.
Özellikle küresel fâsit odakların, kardeş toplumların arasına fitne salyası bırakarak; bilgilerin, fikirlerin ve duyguların herc-ü merc edildiği coğrafyalarda şiddete dayalı “Terör Mikseri” saldıkları gerçeği dikkate alınmalıdır. Söz konusu coğrafyalarda yüzyılı aşkın bir süredir sönmeyen fitne ateşi, yalan rüzgarının ve “gezici terör mikserinin” ne kadar plânlı ve ustaca kullanıldığına işaret etmektedir.
Lâkin her günahı şeytana fatura ederek, kendi nefsimizi Allah nezdinde temize çıkaramayacağımız kesindir. Allah’ın insana lütfettiği öğrenme, akletme, fikretme ve mukayese etme yeteneklerini israf etmesi, günah olarak insana zaten yeter. Üstelik önümüzde Allah’ın “doğruyu yanlıştan ayırmamızı sağlayan” ilkeler bütünü Furkan varken, kendimizi temize çıkarma şansımız asla yoktur. Her müslüman birey, her müslüman topluluğun başına gelenlerden “bulunduğu konumla orantılı olarak” sorumludur!
13.07.2015
Salih Küçük