sadsad x
asdasd
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Yorumlar (0)
  • Tavsiye Et
  • Resimler
  • Beni Ara
  • Hızlı Mesaj
  • Öneri Kutusu
  • Modernite:

    Sürekli değişme olgusunun
    insanda meydana getirdiği
    tatminsiz süreç...

    Modernite bağnazları,
    geleneksel olana karşı durmak ya da
    geleneksel değer ifade eden
    kazanılmış bütün rezervleri/değerleri
    çöpe atmak gibi bir körlüğe de
    sahiptirler maalesef.

    Yenileme ve gelişme sürecinden
    çok farklı olarak geçmişe ait olan
    her şeyi “yakıp yıkma” mealinde
    algıladıkları modernite,
    gerçekten de kalbe ve ahlâka dair
    ne varsa yakıp yıkmaktadır.

    Bu bağlamda moderniteyi
    “Maziye dair nihilist duyguların
    azdığı kontrolsüz itirazdır.
    ” biçiminde de tanımlayabiliriz.

    Kitapta BU GERÇEĞİN
    dramatik bir hikâyesini bulacaksınız...

    ...

    Modernite, bilhassa
    19. yüzyıldan bu yana
    toplumlara sınai, ekonomi
    ve gelişmişlik patenti ile giydirilmek istenen,

    gerçekte ise sosyolojik değişimi
    ve insanın kendisine yabancılaşmasını
    zorlayan bir akımdır.

    Analitik düşünce filtresinden geçirdiğimizde;
    modern literatürde yer alan
    hiçbir öneride insan-ahlâk ilişkisine
    yer verilmediğini görürüz.


    İnsanı birey olarak kutsayan;
    fakat bunu yaparken “insan-ahlâk
    ve insan-toplum ilişkisini koparmayı” hedefeyen
    bir salgının varlığına tanık oluyoruz.

    Bireysel refah angajmanıyla
    bilhassa çocuk-genç yaştaki insanları
    süresiz tüketen, tükettikçe mutlu olan,

    böylece emperyalizmin kurduğu
    kapitalist dişlilerin köleleri
    konumuna indirgeyen bir salgından söz ediyoruz.

    Bunu başarabilmek için evvela
    insanları kendi değerlerinden koparıp
    yabancılaşmalarını sağladılar.

    Sınırsız özgürlük ve tüketim vurgusu yaparak
    insanların hırslarını kamçıladılar.
    Sonuçta toplumların genetik kültürünü
    paramparça ettiler.

    Bilhassa aile bağlarını koparmayı dayattılar.
    Bireyselleşmenin insan ve toplum üzerindeki
    en yıkıcı tesiri budur.


    Böylece yalnızlığa sürüklenen
    ve tabii mutluluğunu kaybeden insanın önüne
    “Çalış, kazan ve tüket ki mutlu olasın!”
    tezini koydular.

    İnançlarına, tarihine, kültürüne yabancılaştırdılar.
    Modern köleleştirme tezlerine uygun
    insan yığınları inşa etmek için,
    insana format atmaya kalkıştılar.

    İnsanı tabii benliğine düşman ettiler.
    Bu hususta maalesef çok önemli mesafe de kaydettiler.

    İnsanlığın hali tam da gelinen bu durumu gösteriyor.
    Yığınlarla insan içinde çoğu insan kendince yaşıyor;
    kalabalıklarla yalnız, kahkahalarla mutsuz.

    Bu küçük hikaye, söz konusu salgına
    “ülkemiz insanından” küçük bir örnekle ışık tutmaktadır.

    Modernitenin insana dayattığı
    bir yabancılaşma öyküsünün
    dramatik örneğini okuyacaksınız.

    Hem de tek solukta!..

     

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.